Özlem Körükcü’nün moderatörlüğünde hazırlanan Politik Eksen programına “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü” konuşmak üzere Nevşehir Barosu Kadın hakları komisyonu başkanı- TÜBAKKOM yürütme kurulu üyesi avukat Sema Yurtbilir Yavuz ile Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doçent Doktor Leyla KAHRAMAN YÜCE konuk oldu. Dünya kadın hareketinin tarihinden, insan hakları temelinde kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik haklarının konuşulduğu program dinleyicilerin 8 Mart üzerine gelen sorularıyla devam etti.
Konu ile ilgili açılışı yapan Doç.Dr.Leyla Kahraman Yüce;
“BUGÜN YİNE KADINLARIN YOK SAYILDIĞI, EMEKLERİNİN YOK SAYILDIĞI, DEĞERSİZLEŞTİRİLDİĞİ, İKİNCİLLEŞTİRİLDİĞİ, METALAŞTIRILDIĞI, SIRF KADIN OLDUĞU İÇİN EŞİTSİZLİĞE, AYRIMCILIĞA VE ŞİDDETE HER GÜN VE DE HER GÜN AYNI KISIR DÖNGÜYE MAHKUM BIRAKILDIĞI BİR ZAMANDA 8 MART PROGRAMINI GERÇEKLEŞTİRMEK ZORUNDA KALIYORUZ. ÇOK ÜZÜCÜ VE VAHİM BİR DURUM BU! KADINLAR YÜZLERCE YILDIR VERDİĞİ ÖNCELİKLE İNSAN SAYILMA, İNSAN HAKLARINA SAHİP OLMA, EŞİT BİREY OLMA, EŞİT YURTTAŞ OLMA MÜCADELESİNİ HENÜZ TAM ANLAMIYLA KAZANABİLMİŞ DEĞİL. O NEDENLE EVET 8 MART HALA TAPTAZE BİR ŞEKİLDE ANILMAYI, ÖNEMSENMEYİ, ANLAŞILMAYI, KONUŞULMAYI HAK EDİYOR. ÖNCELİKLE NEDİR 8 MART? NEDEN 8 MART SORUSUNU SORMAK VE YANITINI ÇOK İYİ KAVRAMAK LAZIM. ÇÜNKÜ ATAERKİL ZİHNİYET HER KONUDA OLDUĞU GİBİ BU KONUDA DA İŞ BAŞINDA. KONUYU SULANDIRMAK, DEĞERSİZLEŞTİRMEK İÇİN “BAKIN ASIL KENDİLERİ AYRIMCILIK YAPIYOR. NEDEN KADINLAR GÜNÜ VAR DA ERKEKLER GÜNÜ YOK?” DİYEBİLİYORLAR. FARKINDA VE BİLİNCİNDE OLAN HİÇBİR KADIN 8 MART’IN DÜNYA EMEKÇİ KADINLA GÜNÜ OLMASINI İSTEMEZDİ. YANİ BİR KADINLAR GÜNÜ OLMASINI İSTEMEZDİ. KEŞKE BUNA HİÇ AMA HİÇ İHTİYAÇ DUYULMASAYDI.
8 MART; CİNSİYETİ NEDENİYLE KADINLARIN YAŞADIĞI; ACININ, GÖZ YAŞININ, EŞİTSİZLİĞİN, ŞİDDETİN, MAĞDURİYETİN, AYRIMCILIĞIN TÜM ÇIPLAKLIĞIYLA GÖZLER ÖNÜNE SERİLDİĞİ TARİHTİR. 8 MART KADINLAR İÇİN EŞİTSİZLİĞE, AYRIMCILIĞA VE ŞİDDETE BAŞ KALDIRININ MİLADIDIR. Kadınların temel hak ve özgürlükler mücadelesinin tarihi, bir insan hakları mücadelesi tarihidir. ‘Kadın hakları savunusu’ olarak ortaya çıkan bu mücadele, daha sonraki yüzyıllarda cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılması mücadelesine dönüşmüştür.
Binlerce yıldır basit bir ayrım olmaktan çok daha fazla anlam kazanan cinsiyet; eğitimden istihdama, bilimsel alandan siyasal alana kadar çok geniş bir alanda kadınlar ve erkeklerin konumunu belirleyen temel etken haline gelmiştir.
Kadınların, kadın oldukları için karşılaştıkları toplumsal dezavantajlar ve eşitsizlikler onları erkeklerden daha fazla zorlamakta, güçsüzleştirmekte ve toplum içindeki yoksunluklarını daha fazla tırmandırmaktadır. Bu anlamda ulusal ve uluslararası düzlemde kadınların toplumsal yaşama katılımlarında ortaya çıkan; ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel sorunların analiz edilmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulması, kadınların gerek ulusal gerekse uluslararası arenada güçlendirilmesi ve geliştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Kadınların yaşadığı sorunların temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği VARDIR.
Nüfusun çoğunu da azını da oluştursalar kaybedenler hep kadınlar oluyorlar. Aile, Eğitim alanı, Yoksulluk, Çalışma yaşamı, Siyasal Alan/kamusal alan ve şiddet cinsiyetçidir. Kız çocukları ve kadınların yüksek göreli ölüm oranlarında kendini gösteren sağlık dezavantajları, ekonomik faaliyetlerde ayrım, kadınlar ve erkeklerin ücretleri arasındaki farklar, ev işi ve bakım sorumluluklarında kadın-erkek arasındaki farklılıklar, mülk edinmedeki farklılıklar ve hem özel hem de kamusal alanda kadının eyleyiciliğinin önündeki kısıtları da içeren diğer süregelen cinsiyet eşitsizlikleri de aynı kategoridedir.
İki Cins dünyayı hiçbir zaman eşitlik içinde paylaşmamıştır. Dünyanın hiçbir ülkesinde yasal durumu erkeğinkinin aynı değildir. Hakları soyut olarak kabul edilse bile, binlerce yılın alışkanlığı bunların somut alanda dile gelmelerini engellemektedir. Her şey eşit olsa da, erkekler yeni yarışa katılan kadınlara oranla daha iyi işleri, daha yüksek ücretleri, daha büyük başarı olasılığını ellerinde bulundurmaktadırlar. Daha çok sayıda ve en önemli yerler onların elindedir.” dedi.
TÜBAKKOM Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Sema Yurtbilir Yavuz ise; ”
8 Mart, “eşit işe eşit ücret” isteyen kadınların neredeyse iki yüz yıl öncesinden bugünkü eşitlik ve adalet mücadelemize ışık tuttuğu dayanışmanın ve direnişin adı; tüm dünyada kadının insan hakkı ihlallerine karşı yaşamın her alanında eşitlik ve adalet talep etme kararlılığının, ayrımcılığa ve şiddete karşı duruşun ve örgütlü kadın mücadelesinin sembolüdür.
Başta, Cumhuriyetimizin devrim yasalarından olan ve kadın ile erkeği eşit konuma getirmeyi amaçlayan laik Medeni Kanunumuz olmak üzere örgütlü kadın mücadelesi sonucunda yasal güvenceye kavuşturulan kazanımlarımızın daha ileriye taşınmasını, toplumsal cinsiyet eşitliğinin mutlak surette sağlanmasını, kadına yönelik şiddeti önleyici bütüncül politikaların geliştirilmesini, cinsiyete dayalı ayrımcılığın ve şiddetin son bulmasını savunurken; İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı bir biçimde keyfiyetle çıkıldığı, şeriat karşıtı düşüncelerini açıkladığı için meslektaşımızın gözaltına alındığı, bir günde 8 kadının katledildiği, uygulanan cezasızlık politikalarının erkek failleri daha da cesaretlendirdiği bir süreçten geçiyoruz. Bütün bunlara rağmen Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kadınlar sanat, spor ve bilim alanlarında uluslararası arenada elde ettiği başarılarla mücadelemize güç katıyor ve kadınların yıllardır büyük bir inanç ve azimle sürdürdüğü mücadele, demokrasinin temelini oluşturuyor.
TÜBAKKOM olarak; uzun yıllar verilen kadın mücadelesi sonucunda elde edilen kadın hak ve kazanımlarından bizi bir nebze dahi geriye götürecek her türlü söylem, girişim, eylem ve karanlık zihniyetin karşısında olacağımızı bir kez daha vurguluyor; kadının insan haklarının yaşama geçirildiği, kadının hayatın her alanında erkekle eşit konumda ve özgür bir birey olarak var olduğu; ayrımcılık, yoksulluk ve şiddetin son bulduğu, kadın emeğinin görünür olduğu bir dünya özlemiyle mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.” dedi.