İstiklal Marşımız bundan tam 99 yıl önce 12 Mart’ta kabul edildi. Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan İstiklal Marşımız, 12 Mart 1921’de TBMM’de kabul edilmiştir.
Nevşehir Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu ‘‘Hakkın Sesi Mehmet Akif’’ adlı kompozisyon yarışması lise kategorisinde Özel Altınyıldız Fen Lisesi10. Sınıf öğrencisi Kuzey DALKILIÇ İlk 3 dereceye girmiştir.
Kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u, Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı, tüm şehit ve gazilerimizi, Mustafa Kemal Atatürk! ü rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
Nevşehir’de ilk 3 dereceye giren kompozisyonu sunuyoruz.
KALEMİ KONUŞAN ADAM
Mehmet Akif Ersoy kurtuluş savaşı yıllarında halk için Anadolu’yu gezmiş, camilerde vaazlar vermiş, Milli bilinci uyandırmak adına çok çalışmış ve İslamiyet çerçevesinde halkı aydınlatmaya amaçlamış çok yönlü bir şairdir.
“Korkma!” diye başlayan İstiklal Marşımızın bir asırdır göğsümüzü gererek okuduğumuz bağımsızlık sembolümüzün altın kalemidir Mehmet Akif Ersoy.
Ömrünün yarısını aşığı olduğu ülkesinde, yarısını sefalet içinde sürgünde geçiren Mehmet Akif Ersoy, durumundan asla şikayet etmemiştir. Zaten onun o yüce karakteri de bunu gerektirmektedir. Mehmet Akif gibi vatanını seven İslam’a candan bağlı bir şahsiyetten de aksini görmek beklenmezdi zaten.
Vefa… Onun hayatı boyunca başköşesinde oturmuş da kalkmamış bir misafir gibidir. Öylesine vefalı ve dostlarına öyle bağlıdır ki Mısır Hamisi Abbas Halis onunla ilgili sözlerinde şöyle der: “O her zaman bir Abbas Halis bulur ama ben bir daha Mehmet Akif bulamam.”
Mehmet Akif’in en büyük korkuları dinin yanlış anlaşılması, din eğitiminin yanlış verilmesidir. O İslamiyet’in doğru öğretilmesi için büyük mücadelelerden hiçbir zaman kaçmamıştır. İslamiyet’in yanı sıra Batı’nın ilim ve fenninin bizde eksik kalması da onu bir o kadar tedirgin etmektedir.
Tam bir vatan aşığıdır. “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda!”dizeleriyle bunu ispatlamıştır. Sürgün yılları boyunca ülkesine ve ailesine olan özlemi hiçbir zaman son bulmamıştır.
“Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda!”dediği dizelerinde zaten vatanından koparılmış olmanın acısını okuyan herkesin ruhuna ilmek ilmek işlemiştir.
Dünden bugüne hatta yarına yakın zamanlarımızda kaybettiğimiz vatan evlatlarına peşinen yer vermiştir. Milli Marşımızda şu dizeleriyle;
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı!”
Bu ülkeyi sevmek, maddi manevi zor şartlarda yaşarken bile sevmektir, aileden çocuklarından ayrı kalmışken bile sevmektir. Bunun en büyük örneği Ahmet Akif Ersoy’un ta kendisidir.
Suskundur M.Akif Ersoy. Dolu başakların zaten başı önde olmaz mı ya? O da suskundur işte. Mücadele etmekten özlemden sıladan yorgun bedeni hastadır. Der ki işte o zaman; “Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur lakin sükût yürekli olana.”
Dizeleri konuşur, beyitleri konuşur, Mehmet Akif’in söylemek istediklerini yazar,kağıt kalem konuşur.Dil susar el konuşur,akıl konuşur.
O konuşmaz konuşulur. İstiklal Marşıyla konuşulur.
“Hakka tapan milletinin” adına o susar kalemi konuşur”.
KUZEY DALKILIÇ
ÖZEL ALTINYILDIZ FEN LİSESİ