Çocukları Başarıya Götüren Yolda
Ebeveyn Faktörü Önemli Rol Oynuyor
Başarısız Çocuk Yoktur, Hedefi Olmayan Çocuk Vardır
Yaşamın her anı ve her yaşında belirlediğimiz hedeflere ulaşma gayreti içinde yaşarız. Bu hedefler bir çocuk için bisiklet sürebilmek olurken bir yetişkin için ise ev sahibi olmak olabilir ancak çocukların hedeflerine bakıldığında bu durum yaş kriterine göre değişkenlik gösterebiliyor. Çalışma ve başarı gayreti hedef belirlemede ana unsuru oluşturuyor. Bu yüzden yapılan araştırmalar başarı ve hedef arasında doğru oranda bir ilişki olduğunu gösteriyor. Bu noktada Eğitim Danışmanı Murat Karcıoğlu hiçbir çocuğun başarısız doğmadığını ve başarısızlığın sonradan öğrenilen bir kavram olduğunu dile getiriyor.
Her Çocuğun İçinde Bir Aslan Yatar!
Her çocuğun içinde başarılı olma arzusu vardır. Bu yüzden oyunda kaybeden çocukların birçoğunda öfke kontrolü sorunları yaşandığı görülür veya bir çocuğun en unutulmaz anı ebeveyn veya öğretmenlerini yani bir yetişkini oyunda yendikleri anlardır. Çocuk, hayatın akışında vermiş olduğu kayıplar neticesinde başarısız olmanın yarattığı korku ile başarabileceğine dair inanç zayıflığı yaşar. Bu öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmanın yolu da çocuğun bir hedefinin olmasıdır. Hedef, başarılı olma konusunda güçlü bir kapı aralayıcı görevi görür.
Peki ya bu hedefler belirlenirken nelere dikkat edilmeli? Öğrenci Koçu Murat Karcıoğlu açıklıyor…
Çocuğun Yaşamının Öznesi Olmayın!
Hedef, ebeveyn veya öğretmenin değil; çocuğun kendi belirlediği hedefler olmalıdır. Bu durum çocuğun hedefi özümseyip sahiplenmesi açısından önem taşır. Aksi hâlde ebeveynler, çocuk üzerinde kendi belirlemiş oldukları hedefler ile yalnızca çocuğun başarısına ket vurmayla kalmaz aynı zamanda çocuğu kendi hayatının öznesi olmaktan çıkarıp başkalarının hayatının nesnesi yapar. Hedef belirlerken çocuğunuzun ne önünden gidin ne karşısında durun ne de onu arkasından iteleyin. Sadece çocuğunuzun yanında yürüyerek ona hedeflerini belirlemesi konusunda yol arkadaşlığı yapın.
Oltadan Kaçmasına (!) İzin Vermeyin.
Hedef, gerçekçi değilse çocuğun başarmaya karşı umudu zayıf demektir; zorlu değilse başarıya ulaşmada motivasyon eksikliği var, demektir. Belirlenen hedeflerde “Ne zaman yapacaksın?” gibi zamansal bir netlik kazandırmak atalet (erteleme) duygusunu devre dışı bırakması açısından önemli. Aynı zamanda bu hedeflerin ulaşılabilir olması elzem bir durum. Ulaşılamayacak hedefler belirlenmesi çocuğun hayatı boyunda zekasından şüphe duymasına neden olur. Hedeflerin ölçülü, taahhütlü, net kriterlerle oluşturulduğunda yaşayacağını unutmayın.
Belirlenen hedefler, çocuğun kendisi ile amacı arasında bir mıknatıs görevi görür!
Çocuk, hedefleri doğrultusunda kendisini amaca doğru iter, amaç da çocuğu kendisine çeker. Hedefi olmayan çocuklar ise yaşam boyu amacı olanların hedeflerine ulaşmalarında bir araç görevi görürler.
Azmin Sonu Zaferdir!
Hedef belirlemenin önemli bir diğer nedeni çocuğun bu hedefe ulaşmada karşısına çıkacak güçlükleri yolun başında kabullenmesini sağlamasıdır. Çocuk, süreç içerisinde başarılı olmak için zorluklarla mücadele etmez; mücadele ettiği için başarılı olacağı görür.
Yetersizlik Duygusu Çocuğu Tembelleştiriyor
Hedefe ulaşmada başarıyı değerlendirirken akademik başarısızlığı utanılacak bir durum olmaktan çıkarmak gerekiyor. Başarısızlık hâlinde durumu kalıcı değil; geçici nedenlere bağlamak önemli. Bu nedenlerin içsel ve değiştirilebilir neden olduğunu unutmamak gerekiyor. Başarısızlık durumlarında çocukları cezalandırmak, çocuklarda aşağılanmışlık duygusuna neden oluyor. Böylece çocuk denemekten korkuyor. Bu yetersizlik duygusu onu tembelleştiriyor. Başarı, sonuçla değil; gayretle ölçülür.