Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nazan Şen, Türkiye’nin, tüberküloz kontrolünde başarılı olduğunu belirterek, son 10 yılda hastalık sıklığında yıllık ortalama yüzde 5 azalma görüldüğünü söyledi.
İnsanlık tarihi kadar eski bir hastalık olan tüberkülozun, tedavi edilebilir bir hastalık olmasına karşın bir tehdit olarak varlığını sürdürdüğü, bu kapsamda 1947 yılından beri her yıl ocak ayının ilk pazar gününden başlayan haftanın farkındalığı artırmak amacıyla Verem Eğitim ve Propaganda Haftası olarak kutlandığı ifade edildi.
TÜSAD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nazan Şen, tanısı konulmamış tüberküloz hastalarının en önemli bulaş kaynağı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bu nedenle tüberküloz hastalığından korunmada en etkili yol bulaştırıcı olgulara hızla tanı konulup uygun tedavinin başlanması. Ülkemizde Tüberküloz Daire Başkanlığı tarafından paylaşılan son verilere göre, 2017 yılında tüberküloz tanısı alan hasta sayısı 12 bin 46. Son 10 yılda hastalık sıklığında yıllık ortalama yüzde 5 oranında azalma görülüyor. 2005 yılında tüberkülozlu hasta sıklığı 100 bin kişide 29,4 iken, 14,6’ya düşmüş durumda. Ancak dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişiye tüberküloz tanısı konuluyor ve 1,2 milyon kişi de bu hastalık nedeniyle ölüyor. Yaklaşık 1,7 milyon kişi de tüberküloz basili ile enfekte olup hastalık gelişme riski taşıyor.”
“Önemli bir halk sağlığı sorunu”
TÜSAD Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Nilgün Yılmaz Demirci de tüberkülozun 1940’lardan sonra tedavi edilebilir hale geldiğini hatırlatarak, tüberküloz, öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu oldukça kolay bir şekilde bulaşabildiğini anlattı.
Demirci, “Dengesiz ve sağlıksız beslenme, ağır ve stresli yaşam koşulları, fazla alkol ve sigara kullanımı, madde bağımlılığı, kortizon ve diğer bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanımının yaygınlaşması, göçlerin yaygınlaşması, düzensiz tedavi alınması ve bunun neticesinde zor tedavi edilen dirençli tüberküloz vakalarının olabilmesi nedeni ile önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor” dedi.